Kendisinin yeri bende apayrı. Filmleri çıktığı günden izleyen, kaçırmayan bir testere hayranıyım. Mükemmel bulmacalar, hayat ve kötü gibi görünüp aslında iyiye çalışan bir insan(lar). Hayatının yanlışlıklarını yapan insanlar, öbür dünyada değerlendirileceklerine farklı bir insan tarafından canları pahasına değerlendiriliyorlar. Ben bu yapıta, karmaşaya hayranım.

Basitçe Testere serisine hayranlığımı dile getirdikten sonra yedinci filmi vizyona girmiş olan "Saw 3D" den biraz bahsedelim. Başlıktan da anlaşıldığı üzere film 3D teknolojisinden yararlanılarak yapılmış. Elbetteki bu filme ayrı bir hava katmıştır. İzlediğinizda kancaların size battığını, iç organların üstünüze geldiğini hissedebilirsiniz. İlgilenen arkadaşlar için film hakkında çok açmadan neler yeraldığını belirtiyim.

Karakterlerin adlarını ezberleme kıtlığım olduğundan dolayı adlarda sorun yaşıyacağım. Önceki filmi izleyenler bilir, gerçek Testere'nin eşi dedektifi öldürmeye çalışır fakat dedektif tuzaktan kurtulur. Tek amacı testerenin eşini öldürmektir. O arada gündemde olan bir düzenbazada ayar çekicektir. Bu düzenbaz dediğim karakter testerenin bulmacasından kurtulan birisi gibi görünüp, kitap yazıp ünlü olan birisi ama bulmacaya girdiği filan yok. Dedektif Hofmen bunu biliyo bu adamı ailesiyle birlikte bulmacaya alıyor ve oyun orada başlıyor. Sonuna değindiğimizde Hofmen testerenin eşini öldürdükten sonra binayı patlatıyor... Birde ne görsün karşısında üç tane domuz maskeli herif :D. Ortadaki maskesini çıkartıyor... Kim o kim ? Birinci filmde bir doktor vardı ayağını kesiyordu hatırlıyormusunuz ?

Filmden de kısa bir kesit verdik. Çok yanlış yerde kestik ama izleyecek olanda pozitif bir etki yaratacağını düşünüyorum.

Uzun zaman oldu, bakamadım, yazamadım. Çok önemsemedim açıkçası. Dersler sınavlar hat safhada. Ya aga bir insan bu kadar mı doyumsuz, bu kadarmı vurdumduymaz olur. Kendimi bu yönden herzaman eleştiriyorum, haklıyımda. Neyse sonuca varmak gerekirse bloğun kategorisel alanında hiçbir değişiklik yapmadan yayın hayatına devamını sağlayacağım. Hadi hayırlısı. Çeşitli sebeblerden dolayı günü güne yazı, makale v.b materyaller ekleyemeyeceğimden dolayı yazar arıyorum. İlgilenen, yazmayı bilen, Blogger'dan anlayan, türkçesi anadil olan (ististanalar çıkabilir.) vatantaşlarımız iletişim bölümünden bana ulaşabilir.

Kadro desek tamam, aksiyon desek budur, gerilim desek yerinde... E daha ne kaldı ki. Uzun zamandır böyle bir film beklemiyor değilim. Yönetmen koltuğunda Sylvester Stallone oturuyor. Kendisi aynı zamanda film de başröl oyuncusu.Filmin konusuna biraz deyinirsek.

Belirli bir grup Paralı askerler para karşılığında verilen görevleri yapmaktadırlar. Son aldıkları görevde kendilerine yüklü miktarda para ödenecektir. İşi hiç düşünmeden kabul ederler. Görevleri çok bilinmeyen bir adada uyuşturucu ekimi yapan bir grup insanı öldürmek ve adayı haritadan silmektir. Sonuç olarak görevlerini tamamlayıp paralarını alırlar.

Kadroyu tanıyalım.


SYLVESTER STALLONE
 1976 yılında en iyi film kategorisinde ödül alan, yönetmenliğini ve oyunculuğunu yaptığı Rocky'i, yenilmez dövüşçüyü bilirsiniz. Stallone bu filmle ün kazanım beş devam filmi çekmiştir. Kendisi ve Rocky karakteri bir ikon haline gelmiş durumdadır.

JASON STATHAM
Kendisini Taşıyıcı, Tetikçi gibi filmlerden tanıdık. Dövüş sanatları uzmanı olan ünlü oyuncumuzda bu film de yer alıyor, iyiki de alıyor. ( Bence dövüş filimlerinin olmazsa olmaz adamı. )

JET LI
Beijing’de dünyaya gelen Jet Li, Çin’in geleneksel dövüş sanatı Wushu’nun gerçek anlamda ustası. Çin’in ulusal şampiyonu olmayı başaran Li, 1974 yılında başkan Nixon için Beyaz Saray’da özel bir şov düzenledi ve bu performansın ardından Amerika’da çalışmaya başladı. İlk filmi Shaolin Temple ile büyük bir çıkış yapan Li bir anda Çin’in en popüler sinema yıldızına dönüştü ve devamında çevirdiği 25 aksiyon filmi ile tüm Asya’da gerçek anlamda yıldızlaştı.1998 yılında Mel Gibson ve Danny Glover’ın karşısında Cehennem Silahı 4’te rol aldıktan sonra Hollywood’un en sevilen aksiyon yıldızlarından birine dönüştü. Yüksek bütçeli bir çok yapımda rol alan Li’nin rol aldığı filmler içinde The Mummy: The Tomb of the Dragon Emperor, War, Fearless, Hero, The Warlords yer alıyor.


DOLPH LUNDGREN
İsveç’te dünyaya gelen Dolph Lundgren düşünülenin aksine ilk kariyer adımlarını son derece farklı atmıştı. Babasının ve ağabeyinin ayak izlerini takip eden Lundgren, Stockholm’de Royal Institute of Technology’de Kimya Mühendisliği eğitimi almaya başladı. Exchange öğrenci olarak gittiği University of Sydney’de gösterdiği başarının ardından Fullbright bursuna layık görüldü ve dünyanın en prestijli okullarından biri olan MIT’de okumaya hak kazandı. Ancak öğrencilik yıllarında harçlığını çıkarabilmek için fotomodellik yaparken sen kesinlikle aktör olmalısın diyen bir arkadaşının sözünü kulak arkası etmedi ve hayatında büyük bir değişim gerçekleştirdi.
İlk çıkış yaptığı film 1985 yılında rol aldığı James Bond filmi A View to Kill idi. Ancak Lundgren’i dünya çapında bir yıldıza çeviren film Rocky 4 ve bu filmde canlandırdığı Rus boksör Ivan Drago karakteri oldu.
Lungren aktörülük kariyerinin yanı sıra sinema dünyasının perde arkasında da yer aldı ve tam beş kez yönetmen koltuğunda oturdu. Thor Pictures adlı bir yapım firması olan Lundgren’in yapım aşamasında olan ve yine oyuncu, senarist ve yönetmen olarak imza attığı birkaç projesinin çalışmaları hala sürüyor.


ERIC ROBERTS
Runaway Train ile Oscar ve Altın Küre adaylığı kazanan Eric Roberts, Star 80 ve King of the Gypsies filmleriyle de Altın Küre adaylığı kazanmıştı. 2002 yılında ise Less Than Perfect filmi ile Golden Satellite Ödülü kazandı.Aksiyon filmlerinin vazgeçilmez oyuncularından biri olan Roberts’ın rol aldığı filmler arasında A Guide to Recognizing Your Saints, It’s My Party, La Cucaracha, Final Analysis, The Pope of Greenwich Village, Raggedy Man, Hollywood Dreams, Babyfever, Heaven’s Prisoners, Sylvester Stallone ile rol adlığı The Specialist ve son olarak Christian Bale ile rol aldığı Kara Şovalye yer alıyor.
Aktörülük kariyerine talevizyon dünyasında yer aldığı yapımlarla da devam eden Robert’ın rol adlığı diziler içindeyse, Heroes, Entourage ve The L Word. yer alıyor.


RANDY COUTURE
Cehennem Melekleri’nin çekimlerini tamamlayan Randy Couture hemen yeni filmi Relentless’ın çekimlerine başladı bile. Damien Lichenstein’ın yönetmenliğini üstlendiği filmde Couture başrolü Karl Urban ile paylaşıyor.
Geçtiğimiz yıl biyografisi Becoming The Natural yayınlanan Couture’un hayat hikayesini anlatan eser son derece başarılı bulunmuş ve kısa sürede New York Times’ın Çok Satanlar Listesi’ne girmişti.
UFC’nin Dünya Ağırsıklet Şampiyonluğu unvanını lde etmiş başarılı bir sporcu olan Couture aktörlük kariyerinde de önemli adımlar atmaya devam edecek gibi görünüyor. Couture David Mamet’nin Red Belt filminde ve Universal’ın The Scorpion King: The Akkadian filminde de rol almıştı.


MICKEY ROURKE
Son olarak Darren Aronofsky’nin Şampiyon filmi ile beyazperdede boy gösteren sinema efsanesi Mickey Rourke bu filmdeki performansı ile En iyi Erkek Oyuncu dalında Oscar ödülüne aday olmakla kalmadı, aynı filmdeki performansı ile Altın Küre, BAFTA ve Independent Spirit Ödülleri’ne de aday gösterildi.
Hollywood’un yaşayan efsanelerinden biri olan Rourke’un untulmaz performanslara imza attığı filmler arasında John Madden’ın Killshot’ı, Tony Scott’ın Domino’su, Robert Rodriguez’in Sin City’si, Tony Scott’ın Man On Fire’ı, Larry Charles’ın Masked And Anonymous’u, yine Robert Rodriguez’in Once Upon A Time In Mexico’su, Steve Buscemi’nin Animal Factory’si ve Francis Ford Coppola’nın The Rainmaker’ı yer alıyor.
Ancak Rourke’u gerçek bir sinema efsanesine dönüştüren filmleri sayacak olursak; Adrian Lyne’nin 9.5 Hafta’sını, Alan Parker’ın Angel Heart’ını, Barr Levinson’ın Diner’ını, Lawrence Kasdan’ın Body Heat’ini, Francis Ford Coppola’nın Rumble Fish’ini ve Michael Cimino’nun Year Of The Dragon’ununu kesinlikle es geçemeyiz.
Son olarak Iron Man 2 ile beyazperdede boy gösteren Mickey Rourke, Megan Fox’la başrollerini paylaştıüı Passion Play’in çekimlerini tamamladıktan sonra Tarsem’in Yunan mitolojine dayanan epiği Immortals’ın çekimlerine başladı.


BRUCE WILLIS
Bruce Willis hakkında ayrıntılı bilgiye gerek var mı? Zor Ölüm serisinin unutulmaz dedektif karakteri John McClane’den tutun da, M. Night Shyamalan’ın Oscar adayı 6. His’sine, Tarantino’nun Ucuz Roman’ına, Terry Gilliam’ın 12 Maymun’una, gerçek bir Hollywood efsanesinden bahsediyoruz.1984 yılında Sam Shepard’ın Fool for Love’ında başrol oynamadan önce Willis çişitli tiyatrolarda ve televizyon reklamlarında rol alan bir aktördü. Ancak 100’den fazla Broadway sahnelerinde sergilenen Fool for Love’daki performansının başarısı ve hemen ardından kendisine sayısız Emmy ödülü ve Altın Küre kazandıran Mavi Ay dizisindeki David Addison karakteri Willis’i gerçek bir stara çevirdi.Mavi Ay dizisi devam ederken Kim Bassinger’la başrolerini payşlaştığı Blinde Date filminde rol alması Willis’in sinema dünyasında gerçek anlamda bir çıkış yapmasına yol açtı. 1988’de Zor Ölüm’de başrolü kapınca ünlü aktörün aksiyon sinemasına damgasını vuracağı da gerçekten belli oldu. Hollwood aksiyon sinemasının ölümsüz karakterlerinden biri olan John McClane’e hayat veren Willis ardından Armageddon, Ölümsüz, Şampiyonların Kahvaltısı, Beşinci Element, Haydutlar, Günah Şehri, Çakal, 16 Blok gibi birçok blockbuster’da başrol oynadı.


ARNOLD SCHWARZENEGGER
Tüm dünya Arnold Schwarzenegger’i ünlü bir vücut geliştirici ve Hollywood starı oalrak tanıyor olsa da ünlü aktör aslında ciddi ve başarılı bir işadamı, bir hayırsever ve aynı zamanda Kaliforniya Eyaleti’nin 38. valisi.
1947 yılında Avusturya’da dünyaya gelen Scwarzenegger 20 yaşında Mr. Universe unvanının kazanan en genç kişi olmayı başardı. Ardından Amerika’ya yerleşen ve vücut geliştirme alanında çeşitli dünya rekorlarının sahibi olan Scwarzenegger eğitimini University of Wisconsin’de tamamladı ve 1983 yılında Amerikan vatandaşı oldu.
1970 yılında Hercules in New York filmiyle Hollywood’da büyük çıkış yapan ünlü aktör ardından çeşitli filmlerde rol aldı ancak 1982’de Conan the Barbarian ve 1984’te rol adlığı Terminatör filmleriyle sinema dünyasına adını altın harflerle kazıdı. Son oalrka 2004 yılında 80 Günde Devri Alem ile beyazperdede boy gösteren Vali Schwarzenegger uzun yılarlın ardından Hollywood’un aksiyon oyuncularının nerdeyse bir All Star takımı oluşturduğu Cehennem Melekleri filmi için ve yakın dostu Stallone’un da yanında yer almak adına bir kez daha kamera karşısına geçti

Yaz tatilini girmekle oyun sezonunu da açmış bulunmaktayım. Günde bir oyun bitirmeyi görev olarak benimsemiş bir haldeyim şuan. Oyun komasındayım diyebilirim. Komayı biraz atlatabildim ve şuan koma anında yaşadıklarımı anlatıcam. O anki psikolojiye bürünmem gerek :D . Bu yazımda geçen haftalarda filmi çekilen ve büyük ilgi gören Pop serisinin yeni bir oyunu daha çıktı. Bu oyun Pop hayranlarını üzermi yoksa sevindirir mi bilmem. Çünkü ben çevreden aldığım duyumlara göre oyun beğenilmemiş. Aceleye geldiği gibi düşünceler yüz üstünde... Ben de incelemenin sonunda düşüncelerimi açıklayacağım. Hadi Pop'a...


Evettt, uzun soluksuz bir yolculuğunun ardın prens abisinin sarayına ulaşır. Gördüklerine inanamaz, sarayda savaş vardır. Prens kendi yollarıyla abisine ulaşmaya çalışır. Nafile... Her balkondan abisine "Malikkkk" diye bağarması, abisinin savaş stresinden de olsa gerek duyamaz.Sonunda bir yerde karşılaşırlar ve zamanı kontrol eden kapıyı açmak için parçaları kapıya yerleştirirler. Hiç beklemedikleri bir olayla karşılaşırlar. Büyük şeytan ve onun iskeletor tayfası şatoya adımlarını atmış bulunmaktadır.


Hikaye tarzında bir bölümü anlatmaya çalıştım. Oyunda ki amacımız şeytanı yok etmek. Şeytan'ın da dünyaya geliş sebebi de : Knu bir prens in öldüreceği. Bundan dolayı da önüne gelen prens'i öldürüyor.Bir bölümde Malik (Prens'in abisi) şeytanla savaşırken. Prens geliyor ve savaşa katılıyor. Tam öldürücek, arkadan abisi bu canavarın omurgaya saplıyo kılıcı .Abisine şeytanın güçleri geliyor ve her iskelet öldürdüğünde ekstra güç ekstra büyüklük kazanıyor. Sonunda canavar öldüre öldüre kocaman bir canavara dönüşüyor. Oyunda ki asıl amacımızda bu... Abimizi o canavardan kurtarmak.


Oynanabilirlik açısından kimseye rahat gelmesede bana çok rahat geldi.  
Oynanabilirlik: 9.0

Grafikleri şık ve sadeydi.Oyun içi efektleri de görülmeye değer.  
Grafik: 9.0

Sese bakarsak, sadece Malikk ve buna benzer sesler duydum. Daha güzel bir seslendirme yapılabilirdi.  
Ses: 8.0

Genel olarak oyun güzel fakat biraz aceleye gelmiş gibi görünüyor. Onu da çok göz önünde bulundurmassak... Genel: 8.5

Evet bu yazımıda burada noktalamış bulunmaktayım. Önümüzdeki incelemelerde görüşmek üzere sağlıcakla kalın...

Gene sıkıntılıyım. Gene kendime trip yapıyorum. Gene başlık bulmakta sıkıntı yaşıyorum ve kafam kıyak beaaa :D . Okul biteli tamı tamına altı gün oldu. Şiddetli yağmur ve yıldırım sonucu bilgisayarım ve modemim yandı. Canım çok sıkılıyor. Baş kelimesi "LANET" ' le başlayan tüm filmlerden bıktım.Bu gün neler yaptığımı anlatmadan yazımı noktalamayacağım.

Sabah 11:30 kalktım, 11:32 yüzümü yıkadım... Klasikleşmiş ve sıkıcı. Öğle vakti güneşin tepeye yaklaştığı vakit uyandım. Bir şeyler atıştırıp abimin pc yi açtım. " Lanetli Ev " 'i izliyordum ki yarısın da kankam aradı. Duş alıp evden çıktım. Uzun sokak herzamanki gibi kalabalıktı. ( Bana göre itici bir sokak. ) Buluştuk kankamla geçtik yemek yemeye bir kebabcıya. Yedik kebabı doyduk. Çıktık ordan birsüre dolaştık ve ablama gittim ve şuan da bu yazıyı yazıyorum. Sağlıcakla kalın...

Uzun zamandır yazamıyorum bloguma. Son sınavlar, falanca işler yordu beni.Kaçacak yer arıyorum ama bulamıyorum. Boş olduğumda da ilk işim bloguma yazmak oluyor ve olacaktır da.

Konuyu değişik saflara çekmeden önce Blogger'ın yıllar geçtikçe geliştiği gözlerimizden kaçmıyor değil. Blogger'ın yeni bombası Şablon Tasarımcısı. Kullanımı çok basit olan sistemde hiçbir kod bilgisine sahip olmadan tema oluşturup, kullanıyorsunuz.


Şablon Tasarımcısına yolunuz düşerse : Tasarım > Şablon Tasarımcısın'dan gidebilirsiniz.Şablonlar kısmından güzel temalar seçebilir. Arka plandan kendinize göre bir resim ekliyebilir. Yerleşim bölümünden genişliği v.b blogun iskeleti olan bölümleri düzenliyebilirsiniz.

Baştada belirttiğim gibi sistem oldukça kullanışlı ve basit. Bir bakmadan geçmeyin...

Postal serisi hayatım boyunce eğlenerek ve severek oynadığım tek fps tarzı oyun diyebilirim.Bu kadar zevkli bir oyun yok.Şimdi cd sini bulabilsem tekrar kurup oynayacağım fakat bulamıyorum :).Bu oyundan biraz bahsetmek gerekirse kan gövdeyi götüren bu oyunun, bir konusu yok diyebilirim.Basit grafiklere sahip bu oyunun eğlence anlayışı çok yüksek.Biraz resim...